Birçok bilim insanının genel düşüncesi bunun 20 ila 30 yıl arasında, hatta ve hatta daha da geç olabileceği yönündedir. Ancak optik, nano litografi, mekanik kimya ve 3D prototip gibi teknolojiler hususunda katedilen hızlı mesafeler bu süreyi kısaltmayı amaç edinmektedir. Bunun yanı sıra önemli olan sadece “nanoteknolojinin”ne kadar kısa bir zamanda gelişimini tamamlayacağı değil aynı zamanda bizim bu yeni teknojiye ne kadar hazır olabileceğimizdir.
Belki de kendimize şu sorulardan birkaçını sorduğumuzda bu konuyu daha iyi algılayabiliriz.
- Bu teknolojiye kim yada kimler sahip olacak?
- Bu teknolojinin denetçileri kimler olacak?
- Bu teknolojinin üretimi çok sınırlı mı olacak yoksa herkes erişebilecek mi?
- Fakir ve zengin halk arasındaki farkı kapatmak için faydalı olacak mı?
- Üretimle ortaya çıkacak tehlikeli silahlar nasil kontrol altina alinacak ve tehlikeli kişilerin eline geçmesi nasıl engellenecek?
Bu soruların bir çoğu 20 yıl önce ortaya atılmasına karşın hala pek bir cevap bulmuş gibi görünmüyor. Bu teknolojinin ne zaman tam manası ile hayata geçirileceğini söylemek zor, bunun bir nedeni de gizli askeri veya endüstriyel ar-ge programlarının normal bir vatandaşın bilgisi dışında ve olabildiğince büyük bir gizlilikle yürütülüyor olmasıdır. Tam olarak “nanoteknolojinin” gelecek on yıl içerisinde geliştirilip geliştirilmeyeceğini kesin olarak söyleyemeyiz. Ancak şimdiden tedbiri elden bırakmayıp bütün senaryolara hazırlıklı olmalı, “nanoteknoloji” ve gelişimini yakından takip etmeliyiz.
